ERKEK KELLEŞMESİNİ ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ? 5 PRATİK TAKTİKLE SAÇLARINIZI ÇOĞALTIN
Kelleşme pek çok erkekte görülüyor. Ve kabaca 2-3 erkekten biri 30’larının ortasında saçlarını kaybetmeye başlıyor. Bazıları bu değişimi önemsemiyor ve saçlarını kazıtıyor. Bazılarıysa pek çok yöntemle saç dökülmesini durdurma ve saçlarını çoğaltma yollarını arıyor.
Peki bu saç artırma yöntemleri işe yarıyor mu? Çoktan kaybettiğiniz saçları yerine getirecek sihirli bir iksir yok ama, S’Clinic saç uzmanlarına göre bu basit beş yöntemle kalanları koruma oranını artırmak ve maksimum ölçüde çoğaltmak mümkün.
1-Meditasyon ve egzersiz yapmak
Saçınız normalden fazla dökülüyorsa veya bölgesel açılmalar varsa stres seviyenizi değerlendirmek isteyebilirsiniz. Çünkü stres genelde saç foliküllerini dinlenme evresine sokar ve saç o dönemde gelişemez. Dolayısıyla dökülmeye yatkın olur.
Ayrıca anksiyete bedeninizde kortizol hormonunun salgılanmasına neden olur. Bu da bedendeki diğer hormon seviyelerinin değişmesini etkiler. Eğer genetik olarak saç dökülmesine meyilliyseniz kortizol seviyenizin artması kelleşme sürecinizi hızlandırabilir.
Stresinizi azaltmak saç dökülmenizi de kontrol altına almanıza yardımcı olur. Meditasyonun ve nefes çalışmalarının anksiyete ve stres seviyelerini düşürmenize yardımcı olduğuna dair bilimsel çalışmalar var. Hem ücretsiz, hem de günde yalnızca birkaç dakikanızı alıyor.
Eğer meditasyondan daha hareketli bir şey arıyorsanız öyleyse kalkın spor salonuna gidin. 2015 yılında yapılan bir araştırma gösteriyor ki yüksek seviyede cardiorespiratory fitness yapan erkekler spor yapmayan kişilere göre %42 oranında daha az kortizol salgılıyorlar.
2. Şampuan kullanmak
Günlük kullandığınız şampuanının içeriğini biyolojik bakım standartına yükseltin.
Hücre bakımı sağlayan şampuan S’HAIR içeriğinde bulunan 16 adet büyüme faktörü (growth factor) ve biomimetik peptid ile saç foliküllerini derinlemesine onararak yapılandırıyor ve doğal bir şekilde çoğalarak büyümelerini destekliyor. Aynı zamanda içeriğinde bulunan bitkisel kompleksle saçlarınızı hücresel seviyede nemlendirirken, saç uçlarında kırıklarında onarılmasına yardımcı oluyor. Gerisinde bıraktığı kokunun etkili ferahlatıcılığınıysa içeriğinde bulunan doğal nane özleriyle sağlıyor.
Saçlarınıza nazik masaj hareketleriyle uygulayın. Birkaç dakika banyo buharının ılık ortamında saçınızda bekletin. Böylelikle benzersiz içeriğin saçlarınızla etkileşmesi için zaman yaratın. Ardından da ılık suyla durulayın.
3. D vitamini almak
Bazı saç dökülmesi vakaları düşük D vitamini seviyesi ile bağdaştırılıyor. İngiliz Dermotogy Journal tarafından yapılan bir araştırma gösteriyor ki alopecia areata’sı olan kişiler saçları sağlıklı olan kişilere göre 3 kat daha fazla D vitamini eksikliği yaşıyorlar. Ve D vitamini saçların büyüme fazına geçmesine yardımcı oluyor.
D vitaminini beslenme düzeninize de dahil edebilirsiniz. Bu kapsamda kılıç balığı, somon, tuna, süt ve portakal suyunu önerebiliriz.
Ama kelleşmiş bölgeyi D vitamini almak için güneşin altında yakmayın. Bu daha büyük problemlere neden olabilir. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki genel olarak cilt kanseri burada başlıyor.
4. S Clinic saç çoğaltma tedavine başlamak
S’Clinic olarak %100 doğal, tüm saç hattına uygulanabilen ve ağrı/kanama/morluk oluşturmayan saç çoğaltma işlemlerimizle 16 farklı büyüme faktörü ve biyomimetik peptid içeren benzersiz serumumuzu saç köklerine uyguluyoruz. Bu saç bakım uygulamasını tüm saç hattına uygulayarak bütünsel bir saç çoğaltma işlemi sağlıyoruz. Ayrıca seanslarda radyofrekans ve lazer teknolojisi kullanılıyor. Böylece kanama, ağrı ve de morluk oluşmuyor. Corona riskinin devam ettiği şu günlerde bulaşma riskini minimize ederek saçlarınızı çoğaltabiliyorsunuz.
5. Beslenme şeklinizi ve yaşam tarzınızı değiştirmek
Bitkisel beslenen kişilerin saçları demir eksikliği sebebiyle incelebilir. Çünkü yumurta ve karides gibi hayvan ürünlerinde bulunan demir vücut tarafından daha iyi emiliyor. Yetişkin erkeklerin günde 8 mg demir almasını öneriliyor. Genel olarak demir seviyeleriniz yükseldiğinde saçlarınız da gelişmeye başlıyor. Ama bunların ideal seviyeye ulaşması kişiden kişiye göre değişebilir. Sizin için en uygun yönlendirmeler için doktorunuza başvurmanızı tavsiye ederiz.